Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aydınların göçü:
İstanbul'a yerleşerek burada vefat eden ilk meşhur Tatar aydını tespitlere göre din alimi Abdünnasır Kursavi (1771/72- 1812) olmuştur. 1866'da ilk batılı anlamda Tatar hikayesi olan Hüsemaddin Menla (molla)'nın yazarıdır. Musa Akyiğitzade (1865-1923)dir. O 1887'de İstanbul'a gelip yerleşmiş, iktisat alanında çalışmıştı.
1898 Mançurya'da Doğu Çin Demiryolunun inşasının başlaması ile Uzak Doğuya başta Ruslar olmak üzere Rusya İmparatorluğunun diğer değişik etnik gurupları ile birlikte Tatar-Başkurtların da 1920'lere kadar bu coğrafyaya aktıklarını görmekteyiz. Mançurya (daha sonra Çin'in hakimiyetinden koparak Japonya'nın himayesinde kurulan
Reklam
Sovyetler açısından en tehlikeli kabul edilen iki grup, Türkiyeli Türkler ve Bolşevizm karşıtı Beyaz Rus göçmenleriydi. Diğer taraftan Türkistan Halk Komiserleri Sovyeti'nin Reisi Turar Rıskulov için ise, öğrencilerin Türkiye'den gelen Türklerle veya Sovyetler Birliği'nden giden mülteci Türklerle görüşmeleri herhangi bir sakınca
DR. RIZA NUR Hekim, siyasetçi, yönetici, siyasi müzakereci, araştırmacı, dergi yayıncısı olarak Osmanlı Devleti'nin son dönemi ile Milli Mücadele ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında unutulmaz hizmetleri olan, milletimizin yetiştirdiği değerli bir isimdir. AİLESİ, DOĞUMU, TAHSİL HAYATI Dr. Rıza Nur'un baba tarafı yaklaşık 1750
Atsız’ın Atatürk ve Cumhuriyet hakkındaki görüşleri
Atsız’ın Atatürk hakkındaki görüşleri inişli çıkışlıdır. 1930’ların ilk yarısında sık sık, Atatürk’ü yücelten ifadeler kullanmış, 1950’lerde bazı olumsuz görüşler ileri sürmüş, 1960’tan itibaren de Atatürk’e olumlu gözle bakmış, onu tarihimizin kahramanları arasında saymıştır. Atsız’ın Atatürk, cumhuriyet ve inkılaplarla ilgili görüşlerini tarihî
1. Devrim ve savaş yılları 1908-1922; 2. Açık ekonomik koşullarında yeniden inşa: 1923-1929; 3. Korumacı-devletçi sanayileşme: 1930-1939; 4. Bir kesinti-ikinci dünya savaşı: 1940-1945; 5. Dünya ekonomisi ile farklı bir eklemlenme denemesi: 1946-1953; 6. Tıkanma ve yeniden uyum: 1954-1961; 7. içe dönük, dışa bağımlı genişleme (1962-1976) ve yeniden Bunalım (1977-1979); 8. Sermayenin karşı saldırısı: 1980-1988; 9. Finansal kapitale teslimiyet ve popülizme aksak dönüş: 1989-1997; 10. Kesintisiz IMF gözetimi ve krizler: 1998-2009.
Sayfa 13 - bu çalışmada 20 yüzyıl Türkiye İktisat tarihini II Meşrutiyet'in ilan edildiği 1908 yılından başlayıp 2009'da son vererek ve yüzyılı aşkın bu zaman aralığını 10 döneme ayırarak gözden geçirilmiştir.
Reklam
Gerçek adı Moiz Cohen olan Tekin Alp, Yahudi kökenli ünlü bir pan-Türkçü aydındır. 1908-1912 arasında Selanik'teki lttihat ve Terakki Cemiyetinin faaliyetlerine aktif olarak katılan Tekin Alp pan-Türkçü duşünceleri benimsemiş ve bunu yansıtan makaleler kaleme almıştır. 1912'de Selanik'in kaybedilmesi üzerine İstanbul'a gelen Tekin Alp, Ziya Gökalp'in Büyük Mecmua'sında İtihatçı bir gazeteci olarak çalışmıştır. lttihat ve Terakki Cemiyetinin desteğiyle yayımlanan Türk Derneği ve Türk Yurdu dergilerinde milli iktisat düşüncesinin teorisyenliğini yapmıştır. 1914'te Almanca yazdığı Turkismus and Panturkismus kitabı, Rene Pinon isimli Fransız tarihçi tarafından Türk ulusçuluğunun "Kıtab-ı Mukaddesi" olarak nitelenmiştir. 1928'de yayımladığı Türkleştirme isimli kitabı ise Türkiye'de yaşayan etnik olarak Türk olmayan tüm toplulukların Türkleştirilmesini konu almıştır. Nihayet, 1936'da hem Türkçe hem de Fransızca olarak yayımlanan Kemalizm isimli kitabı yeni rejim üzerine yayımlanan en önemli kitaptır. [Tekin Alp'e ilişkin olarak bkz. Jacob M. Landau, Tekin Alp. Turkish Patriot 1883-1961 (lstanbul: Nederlands Hıstorisch-Arcahcologisch lnstitut, 1984), ss. 287-288]
Sayfa 267Kitabı okudu
Hay maşallah... Hilmi Ziya Ülken
O yaşamında, hümanizmden Marksizme, varoluşçuluktan milliyetçiliğe kadar düşünsel serüveni geniş bir harita çizer. Ondaki bu düşünsel değişim sürecini şu şekilde özetleyebiliriz: 1. Spiritüalist dönem (1921-1925): Bu dönemde Durkheim ve Ziya Gökalp’in etkisindedir ve Anadoluculuk görüşünü öne sürmüştür. Daha sonraki yıllarda Gökalp’i hayalî
-- 18. ve 19. yy.de Osmanlı vergi toplayamıyordu. -- Sanayileşme, makineler ve çalışanlar ithal edilerek sağlanmaya çalışıldı ancak başarısız oldu. -- Anadolu bu dönemlerde sefalet ve hastalık içindeydi. Her doğan 4 bebekten 1i ölüyordu. -- Balkan savaşları sonrası sanayi ve tarım gelirleri ortalama yarı yarıya düştü. -- Aynı